Yaralı Güvercin’in Çocukları Uçmayı Öğrenir mi? ( Bolu Olay Gazetesi 21 Temmuz 2007 )

Yaralı Güvercin’in oğlu uçmayı 22 Temmuz’da uçmayı öğrenecek mi bilinmez. Fakat ben seçimden önce biraz stresten uzaklaşmak gerektiği kanısındayım. Sanırım birçoğumuz hangi partiye oy vereceğimize karar vermişizdir. Oyunu belirlemeyenler ise, fikrimce ülke gündemini pek iyi takip etmeyen yurttaşlar. Bu yurttaşlarımıza kişisel tavsiyem gündemi daha iyi takip ederek oylarının değerini daha iyi bilmeleri. Son gün bugün. Onun için biraz stresten uzaklaşmak lazım. Ben de size Yaralı Güvercin’in oğlunun, babasına yazdığı mektubu ileteyim.Sevgili babacığım...Seni kaybettiğim günden bugüne çok zaman geçti. Ama seni hiç unutmadım. Gençliğinde Kalleş Karga’nın darbesiyle özgürlüğünü almalarına rağmen, sen kendini tam olarak beğenmesen de ben sana hep hayrandım. Çok anlatmasanda o eski hikayeleri, eşten dosttan duydum, sen buraların en delikanlı, en yüreklisiymişsin. Eskiden farklıymış delikanlıya biçilen değerler. Sen şimdi kalmayanlardanmışsın.Hatırlıyorum sen en çok da zeytin dalını severdin. Zaten gözlerimi açtığım yuvamızı bile zeytin dalından yapmıştı annem. O kötü, ama hala gurur duyduğun anıyı hatırlatsa da sana, inadına severdin zeytin dalını. Ben öğrenene kadar anlatmamıştın, diğer yuvalara zeytin dalı taşırken saldırmıştı sana Kalleş Karga.Özgürlüğe uçuşlara o gün veda etmişsin. Kısa süre kanat çırpıp düşermişsin. Bana annem öğretse de uçmayı, hala o tedirginliğimi atamıyorum baba. Hep sesin çınlıyor kulaklarımda “Aman oğlum Kalleş Kargaların olduğu yerde fazla dolaşma”Bizler sizi nasıl da dinlemişiz şimdi anlıyorum. İşte bir tek bunun için seni affetmiyorum.O Kalleş Karga’nın darbesinden bu yana 27 yıl geçti. Sen ise sonrasında 22 sakat yıl yaşadın. Özgürlüğe hasret, inadına çırpınışlar içinde 22 koca yıl. Önce evimizi sattılar, sonra ekmeğimizi aldılar. Zor yaşadık, bir yanımız eksik yaşadık, kargalar büyüdü biz sıska kaldık ama dayandık.Ve Kasımın henüz başında ayrıldın aramızdan. Seni kahırdan öldüren neydi bugünlerde daha iyi anlıyorum.Ah be baba... Böyle yaparak bizi Kalleş Karga’lardan koruyacağınızı mı sandınız? Bizi kandırdılar diyen sen değil miydin? Bir yandan bize umut bağlayıp, bir yandan içimize korkuyu siz saldınız. Sanırım dersleri sadece siz çıkardınız, kendinize sakladınız.Hala ürküyorsam fikrimi savunmaktan, hala kaçıyorsam toplulukta tartışmaktan ve hala sanıyorsam bize düşenin yerdeki çekirdek kabuklarını tırtıklayarak doymak olduğunu...Hala yaklaşamıyorsam Kalleş Karga’ların yakınına. Susuyorsam her türlü zorbalıklarında. Ekmeğimizi kapıp kaçtıklarında başkaları da var diyorsam eğer, onlar ne kadar rahat gezebiliyorlarsa sokaklarda, sen o kadar suçlusun demektir baba.Bana bakarken gözlerin dolardı, belki gençliğini hatırlardın. Ama özgürlüğe uçuşlarımız bile ürkek olduktan sonra ne anlamı kaldı Güvercin olmanın? Ne anlamı kaldı zeytin dalını taşımanın?Geçen gün birşeyi farkettik. Siz vaz geçtiğiniz için, bugün önümüzdeki ekmeği alıyorlar. Ve eğer ben de kaçarsam Kalleş Karga’dan, benim çocuklarım ağızlarındaki ekmekleri de verecekler o Kargaların oğullarına.İşte bu noktada ben senin seçtiğini seçmiyorum baba.Benim oğlum özgürlüğe her uçuşunda cesur olacak, güçlü olacak, inançlı olacak. Benim oğlum her uçuşunda ağızında bir zeytin dalı tutacak, yuvasını onlarla kuracak. Ekmeği kendinde kalacak, olmayanla paylaşacak. O temiz sulardan içecek, insanların ellerine, omuzlarına konacak. Korkmadan ve dostlukla.Baba. Seni çok seviyorum biliyorsun ama sana dokunman Karga gerçekten bin yaşadı... Ve kahrından öldüğün o Kasım akşamında, aynı Karga’nın oğlu bize dokunmaya başladı.Karar verdik arkadaşlarla. Yarın, o Kalleş Karga’ya dokunmanın vaktidir...Yarın, uçurulmayan, katledilen, kanadı kesilen kuşların, 27 yıl önce sana darbe vurduran Kalleş Kargalara ve çocuklarına dokunma günü. Ben Bolu’dan İstanbul’a kadar uçacağım özgürlüğüm için, Atam için, dostlarım, sevdiklerim, ülkeme olan sevdam için. Ve asıl o Kargalara dokunmak için uçacağım.Afedersin La Fontaine, sanatını berbat ettim...

Hiç yorum yok: