Ya Hoşgörü De Bizi Terk Ederse? ( Bolu Olay GAzetesi 27 Eylül 2007 )

Evet korkuyorum...Korkuyorum çünkü Anadolu’ya bir bu yakışmaz, Anadolu bir tek bunu kaldıramaz. Haini bile bağrında eritmeyi bilen, onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış, hepsine kendinden bir parça katmış, her karışında emek, her karışında sevgi, her karışında anlayış olan yaşlı Anadolu toprakları, bir tek hoşgörü olmadan yapamaz.2007 yılında, koca dünya örnek alırken, tatmin olmamış kişisel hazlarımızın affedeni olmayı isteyecek kadar büyük bir insanı, Mevlana’yı, kendi geri kalmışlığımıza kurban etmişiz. Siyasete bulaştırmışlar, şov amacıyla dillerine pelesenk etmişler... Bizler uyurken, onlar Mevlana’yı geçmişler.Onlar kim mi? Onlar “Hoşgörüsüz İnsanlar Topluluğu”. Kimi Urfa’nın bir köşesinden, kimi İstanbul’un göbeğinden, kimi Mardin’in dağlarından, kimi ise Mevlana’nın diyarı Konya’dan. Ne fark eder ki, ha oradan, ha buradan. Şehir sorunu olmaktan öte bir şey bu. İnsanlık damıtılırken ilk sırayı hoşgörü alıyor ne yazık ki.Kimse kimseyi dinlemez olduysa Anadolu’da, nefretle bakıyorsa gözler birbirine, şeytan kol geziyorsa benliklerimizde ve benlikler oluşturuyorsa emperyalizmin maşaları, Mevlana ağlasın, biz çoktan yanmışız.Diyorum ya 2 dine ev sahipliği yapmış, onlarca kültürü elleriyle beslemiş Anadolum. Birileri sokarken içeri Truva atını, bu topraklar dost bilmiş insan olanı. Yıllar yılı sömürgeler kurarken Batılılar, bu topraklardır tek esareti kabul etmeyen, düşman askerine “Burası senin de yurdundur” diyen.Peki ya şimdi ne oluyor bize? Hani o dillere destan hoşgörü nerede? Yüzyıllardır buralarda hainlik yapanlar biz değildik ki, bu topraklardan yetişenler değildi çiğ süt emenler. Şimdi ne oldu da haini içimizde ararız, anlamsız ırklarda düşman ararız.Ermeni olan biz, Kürt olan biz, Alevi biz, Sünni biz değil miyiz? Ama birileri insanları hayvanlar âlemine çevirmeye çalışıyor. Aslan ceylanı yemesi, akrebin örümceğe düşmanlığı gibi olmamalı insanoğlu. Bir farkımız olmalı. Irk denen saçmalık olmamalı bizi ayıran. Bir ekmeği, bir soğanı paylaşmayı unuttuk mu gerçekten?Tabii ki hayır. Sadece uyutuluyoruz.Biz hala biliriz, İngiliz’le savaşırken yardımlaşmayı, Anzaklarla yan yana yatmayı, Yunan’ın Türk’le düşman olmadığını, aynı rakıyı içip aynı türküyü söylediğini. Asıl olanın dildeki farklılık değil, hissiyattaki ortaklık olduğunu.Biliriz de bu aralar unuttuk sadece. Çok önemli bir söz vardır “Aç olan özgürlüğünü düşünemez” diye. İşte durum aynen böyle.Türbanlısı da aç türbansızı da, Kürt de aç Laz da Rum da Alevi de Sünni de. Hayat hepimize zor, hepimize acılar ve mutluluklarla dolu. Yeter ki benim mutluluğumdan sen de mutlu olmayı bil, benim hüznüm senin de içini burkabilsin. Bunlar zor şeyler değil.Çünkü Anadolu’da böyle yaşadık yüzyıllardır. Ne zaman geldi elin Coni’si, ne zaman para insan satın alır oldu, o gün dünyanın her yanı gibi buralar da bozuldu. Ben Osmanlı’yı kendime referans almam, ben Atatürk’ün devriminin evladıyım ama Osmanlı’da da saygı vardı, sevgi vardı, hoşgörü vardı. Çünkü Osmanlı’da bu topraklardan doğdu.Gün hamaset nutukları atmanın günü değil. Ama gün, mağdur edebiyatı yapıp, halkı kandırmanın, herşeyi dayatıp adına demokrasi koymanın, dini inançları kullanarak insanları kul köle yapmanın, ezilmişliğini etnik kökene bağlama günü de değil.Eminim ki bu yazıyı okuyanlar da okumayanlar da bunları benden çok daha iyi biliyordur. Sadece bu aralar derin bir uykudayız ve eminim ki yanı başımızda çalan tehlike çanlarını duyup uyanacağız. Tehlike geçmiş değil, yeter ki biz Mevlana’yı anlayalım...Kısa bir hikaye anlatacağım...Hitler, kendinden kaçan bir tavuğu yem vererek kendine çekmiş. Yanına gelen tavuğa bir yem vermiş, bir tüyünü yolmuş, kaçan tavuğa bir daha yem vermiş, yine tüyünü yolmuş. Tavuk bütün tüyleri yolunduğunda, artık kaçamayacağını fark edince, Hitler’in ayaklarının dibinden ayrılamaz olmuş ve onun verdiği yemlere muhtaç kalmış...Bilmem anlatabildim mi. Unutmayın, bizim tüylerimiz daha bitmedi...Türklük, ırktan öte bir değerdir; kederde ve kıvançta bir olmak demektir ki bizim beraber yaşamaktan mutlu olmak için herkesten çok nedenimiz var... Özellikle hepimizin sömürüldüğü bu dönemde aradığınız omuz dindaşınızda, ırkdaşınızda değil, hemen yanınızda.

Hiç yorum yok: