
Kim anlar ölümü beklemişi, her birini son nefesmiş gibi solumuşu, uykusuzlukla değil, uykuyla sınanmışı, kim olduklarını bilmeyi ne kadar istediğini...
Kim anlar ölümü beklemişi, geceyi güne bağlamanın yalan umutlar getirişini, başkalarını hapseden duvarla dost olmuşu, kendini zardan korumalara almanın acısını...
Kim anlar ölümü beklemişi, herkes birbirini sırtından vurmak peşindeyken, onun ne gelirse kaşları arasından gelmesi için dua edişini...
Kim anlar ölümü beklemişi, kimseye söyleyememişi, dilin varken konuşamamışı, sözü varken söyleyememişi, yalnızca dinlemeyi ve o son sesi duymamak için sağır olmaya yalvarmayı ve belki de ilk sözünün duymak istemediğin son sözün olacağını...
Kim anlar ölümü beklemişi, canını acıtmak isteyenlerin asla beceremeyeceğini bilmesine rağmen ve sadece bir tek cümleyle acılarını dindirebilecekken, tüm çiyanları yerle bir edebilecekken en çok da sabretmenin acısını çekmeyi...
Kim anlar ölümü beklemişi, hele de karşısında dururken bulutlardan derilmiş kahramanlar, saklanır içinde engerekli yılanlar, der ki içinden sen kaypaklaşıp kaçarken gecelerce ölmüşlük vardır, 14 yaşındaki kızlar, 7 yaşında mendil satan çocuklar, ezilmiş ve kandırılmışlar uğruna, bir fahişenin uğruna...
Kim anlar ölümü beklemişi, Azrail güneşe çıkışlarını kapatmışı, yıldızları seyretmeyi hayallere bağlamışı ve bir de düşündüğün için sıransını öne aldırılmışı...
Kim anlar ölümü beklemişi, kahpeye dur dediğin kahraman gecelerde peşine düşülmüşü...
Kim anlar ölümü beklemişi, çocuklarına umut bağlayamamışı, sevdasına elveda diyememişi...
Kim anlar ölümü bekleyip ölememişi, her gün hatırlamışı, acından çürümüş vücuduna her vurduklarında dost gözükenlerin zehrini çarşaf çarşaf ortaya serememişi...
Kim anlar ölümü beklemişi, hem de karşısında her gün aynı emel uğruna uğruna ölüm naraları atan korkak kahramanları seyrederken Acaba direnmeyip ölmek mi vardı demişi?
Kim anlar tabutu başında annesinin haykırışını düşlemişi, haykıramamışı, anasına sarılamamışı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder