Bize Güven Olmaz!

Delikanlı adam sözünün eridir derler, sözü ile icraatı arasında fark olmaz. Yan çizmek, “miş gibi” yapmak bize yakışmaz… Diye bilirdik, aslında öyle değilmiş. Yani balık baştan kokarmış.
Son örneği de diğerleri gibi yenilir yutulur cinsten değil. Tayip Erdoğan Mayıs ayında Azerbaycan Parlamentosunda diyor ki:
''Gerek Azerbaycan basınında gerekse Türkiye basınında bu haberler (sınırın açılacağı) iki ülke halkları arasında birçok sıkıntılara ne yazık ki neden oldu. Bu arada gidip gelen bazı parlamenterlerin yaptığı açıklamalar adeta buna tuz biber oldu. Türkiye'nin kardeş ülke Azerbaycan'ın çıkarlarını nasıl bugüne kadar savunduysa bundan sonra da savunacağı konusunda kimsenin en ufak bir tereddütü şüphesi olamaz, olmamalıdır. Aramızda bir sorun olmadığını defaatle açıklamamıza rağmen bu tür girişimlerde bulunulması da bizleri ciddi manada üzmüştür. Tabii bundan sonraki süreçte de biz bunun bu şekilde devamını istiyoruz. Türkiye ve Azerbaycan arasında ayrıcalıklı ve dostane ilişkiyi zedelemeye matuf bu tür olumsuz kampanyalar karşısında bir kez daha iki ülke ilişkisinin çok güçlü ve kardeşlik kültürüne dayalı olduğunu özellikle vurgulamak isterim. Türkiye-Ermenistan kapısı ne zaman kapanmıştır? Ne zaman ki Yukarı Karabağ tamamıyla Ermenistan’ın işgali altına girmiştir, ondan sonra kapılar kapanmıştır. Dolayısıyla bu ortadan kalktığında o zaman kapılar açılır veyahut biz Azeri kardeşlerimizle bu noktada mutabık kalmadığımız sürece bir adım atamayız. Bunlar birbirleriyle bağlantılıdır, ayrı ayrı düşünülemez” Bu sözleri duyan Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ne desin… “'Başbakan bu ifadeleri kullandıktan sonra ne diyebilirim” dedi tabiî ki. Peki, biz ne dedik? Bu iktidar Ermenistan sınırını açacak.
Yukarı Karabağ, son yıllarda insanlığın gördüğü en büyük katliamlardan birine sahne olmuştur. Orada öldürülenleri ister kendi kanınızdan sayın ister saymayın. Benim için insanlık suçu işlenmiş olması yeter.
Peki biz ne yapıyoruz? Beceriksizliğimiz yüzünden dış politikada elimizi zayıflatan sözde soykırım iddialarında belki yumuşama olur diye Ermenistan sınırını açıyoruz. Karabağ’ı işgal ettiği için kapattığımız Ermenistan sınırını… Bu işin sonu ne mi olur? Abdullah Gül, Türkiye Ermenistan milli maçına açılan sınırdan geçer, sıkışan Ermenistan ekonomisi rahatlar, devlet Ermenistan’a yatırımı el altından destekleri buna karşılık olarak tarihçilerimiz Ermenistan ile 1 yıl kadar soykırım var mı yok mu tartışma şerefine nail olur.
Tartışma mı kör dövüşü mü olur bilinmez ama iki ülkede seçim ortamına girilmesine yakın zamanlarda yine başlar kayıkçı kavgası.
Sınırlar açıldığıyla, Azerbaycan satıldığıyla, birileri de cukkayı götürdüğüyle kalır. ABD Senatosundan 2 yıl daha soykırım yasası geçmez, ilişkiler gerilmez, AKP kendisine soykırım yasa tasarısını engelleyemedi dedirtmez, içeride oy, dışarıda destek kaybetmez.
Gerisi laf-ı güzaf…
Birde Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nu Samuel Huntington ile karşılaştırmasak ne güzel olur. Ermenistan konusunda yaptıklarını Kıbrıs’a da öğütleyenden Huntington çıkar mı?

Hiç yorum yok: